Bundan on yıl önce aramızdan ayrılan Georges Moustaki’ye ayırdığımız programların ikincisinde, sanatçının 1974-2008 yılları arasında yayınladığı albümlerden seçtiğimiz parçaları dinledik.
Bu haftanın açılışını Moustaki'nin 1975 yılında piyasaya çıkan "Flamenco" adlı parçasıyla yaptık. Bir önceki programda da ifade ettiğimiz gibi, 1972’de katıldığı Rio de Janeiro Festivalinden itibaren şarkılarında Latin Amerika kökenli melodilere daha fazla yer vermeye başlamıştı Moustaki. İspanya’nın, General Franco’nun diktatörlük rejiminden kurtulmasını kutladığı bu parça da buna iyi bir örnekti. Yine geçen programda söz ettiğimiz gibi, Yunanistan’da Albaylar Cuntası'nın iktidara el koymasının ardından ülkesiyle olan bağlarını güçlendirmişti Moustaki. Bu olay onun aynı zamanda şarkılarını dünya üzerinde baskı gören tüm halklar için söyleyen, politik duyarlılıklara sahip bir şarkıcıya dönüşmesini de sağladı. Sanatçı, 1974’te Portekiz'de gerçekleşen Karanfil Devrimi sonrasında, Chico Buarque’nin "Fado tropical" adlı parçasını Portugal ismiyle Fransızcaya uyarlayacak ve: “Portekiz’de açan bu yeni çiçek, belki de sömürge imparatorluğunun sonun getirecek” diyecekti.
Güney Amerika ya da Avrupa'daki diktatörlük rejimlerinden bahsettiği bu şarkılar dışında, Moustaki’nin politik mesaj içeren parçaları arasında en fazla dikkat çekenlerinden biri de 1969 yılında yazıp bestelediği Sans la nommer idi. İlk kez İngiltere’de, Wight adasında gerçekleşen festivalde seslendirdiği bu şarkıda, sanatçının ilk başta adını vermeden, bir kadından bahsettiğini düşünüyordu dinleyeneler. Moustaki’nin şarkı boyunca asıl söz ettiğinin, Troçki tarafından ortaya atılan "Sürekli Devrim" kavramı olduğu ise ancak şarkının sonunda ortaya çıkıyordu. Yetmişlerde sol görüşlü organizasyonların sembollerinden biri haline gelen parçayla ilgili: “Hayır, bu şarkı özellikle Mayıs 68 olaylarını değil, Rus Devrimi, Küba Devrimi, Karanfil Devrimi gibi son yüz yıl içinde dünyayı sallayan tüm devrimleri konu alıyor. Bütün bu devrimler, yozlaştırılmadıkları ve yollarından saptırılmadıkları sürece hayranlık uyandırıyor.” diyecekti sanatçı.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Serge Reggiani için yazdığı şarkılarla, onun sinemadan müzik alanına geçişinde önemli rol oynamıştı Moustaki. Bu şarkıların en dikkat çekenlerinden biri de 1967 tarihli Sarah idi. “Yatağımdaki kadın uzun zamandır yirmi yaşında değil” sözleriyle başlayan parçayı, kariyerinin başında Edith Piaf ile olan ilişkisinden ilham alarak yazan Moustaki o dönemde yirmili, Piaf ise kırklı yaşların ortasındaydı. Şarkıda da artık gençlik yıllarını geride bırakmış bir kadınla ilişki yaşayan bir adam, dışarıdan gelen tüm tepkilere karşın bu kadına beslediği sevgiyi anlatıyordu. Öte yandan parçaya annesinin ismini veren Moustaki’nin, şarkıyı o dönemdeki sevgilisi Barbara’ya jest yapmak isteyen Serge Reggiani’nin talebi üzerine yazdığı da söylenir.
1975-77 yılları arasında Humblement il est venu, Prélude ve Espérance gibi albümleri piyasaya süren Moustaki’nin kariyerinin bu dönemine, Almanya'dan Japonya'ya dünyanın dört bir yanında verdiği konserler damga vurdu. 1979 yılında, Si je pouvais t'aider ve Et pourtant dans le monde adlı iki albüm birden yayınlayan sanatçı, o yılın Kasım ayında iki hafta boyunca Olympia'da sahne almasının ardından ertesi yılın büyük bir bölümünü Avrupa turnesine ayırdı. Bulunduğu albüme ismini veren "Et pourtant dans le monde" adlı parça, Lübnan asıllı Fransız şarkıcı Cyril Mokaiesh'in, Moustaki’nin onuncu ölüm yıldönümü anısına, onun en sevilen şarkılarını modern düzenlemeler eşliğinde yorumladığı albümden çıkan ilk single'dı aynı zamanda. “Bana devrim ve özgürlük şarkıları söylemek doğru değil diyeceksin, bunların hiçbir işe yaramadığını, bunlar için henüz erken olduğunu söyleyeceksin, ama buna karşın dünyada, başka sesler bana cevap veriyor” sözleriyle başlayan ve dünyanın mevcut gündemiyle de uyum sağlayan şarkı, Mokaiesh’in Moustaki repertuarıyla tanışmasına vesile olmuş ve o da böylece bu albümü kaydetmeye karar vermiş.
Seksenli yılların başından itibaren dünya çapındaki seyahatlerini sıklaştırarak Şili ve Kore’yi de kapsayan turnelere çıkan Moustaki, 1986’da, birlikte "L’Espagne au cœur" adlı şarkıyı da yazdığı İspanyol meslektaşı Paco Ibanez’in daveti üzerine İspanya’yı ziyaret etti. Bu ülkelerde edindiği tecrübeleri de 1989’da önsözü Brezilyalı ünlü yazar Jorge Amado tarafından kaleme alınan Les filles de la mémoire adlı kitapta bir araya getirdi. 1992’de Maxime Le Forestier, Joe Rossi ve Areski Belkacem ile birlikte çalıştığı Méditerranéen adlı albümü yayınlamasının ardından 1996’da, Yunus Emre’nin Bir Kez Gönül Yıktın İse sözleriyle başlayan dizelerinden uyarladığı "As-tu brisé un cœur" isimli şarkının da yer aldığı Tout reste à dire'i piyasaya sürdü. Moustaki'nin hayatı, ilhamını farklı kıtalarda bulan, yeni şarkılar yazmak için ruhunun derinliklerinden ve kendi kökenlerinden malzeme çıkaran gezgin bir sanatçının hayatıydı. 1996 tarihli albümünde yer alan "Il faut voyager - Seyahat etmek gerek adlı parçada da: “Seyahat etmek gerek, hiç kimse olmadığımız yerlere, hiçbir şey bilmediğimiz yerlere, başka bir dil konuşmak, başka gürültüler duymak, başka meyveler tatmak, başka efsaneler yaşamak” diyordu sanatçı bize.
2000 yılında, Yahudi soykırımından kurtulan Siegfried Meir ile birlikte kaleme aldığı Fils du brouillard adlı kitabı yayınlayan Moustaki yine aynı yıl Olympia’da izleyici karşısına çıktı. 2003 yılında yayınladığı albümde, yıllar önce Edith Piaf için yazdığı "Milord"u ilk kez kendi yorumuyla dinleyicilerin beğenisine sunan sanatçı, büyük kısmı Brezilya’da kaydedilen 2005 tarihli “Vagabond” adlı çalışmasında bulunan "Les eaux de Mars"ın yeniden yorumu ve Tom ile de 1994’te hayatını kaybeden yakın dostu Antônio Carlos Jobim’e saygı duruşunda bulundu. Aynı albümde yer alan "Les Mères Juives" adlı parça ise ona annesine olan sevgisini dile getirme imkânı sunacaktı. Parçanın ismi Yahudi anneler olsa da şarkıda aslında içinde yaşadığımız toplumda da bolca rastladığımız, erkek çocuklarının üzerine titreyen, kaç yaşına gelirlerse gelsinler onlar için endişelenmekten kendilerini alıkoyamayan annelerden bahsediyordu bize Moustaki. Sanatçı: “Böyle konuştuğunda anneciğim / Dayanılmaz bulurdum bunu” sözleriyle bu tutumunun yıllar boyunca zaman zaman kendisini bunalttığını itiraf etse de şarkısını “Yokluğu büktüğünden beri belimi / Duymayı hayal ediyorum geceleri sesini / Biliyorum yetmiş yaşındasın /Ama hala benim çocuğumsun / Berrak sular kadar temizdi / Benim Yahudi annem” sözleriyle bitirerek annesinin ölümünün kendinde yarattığı boşluğu ifade ediyordu.
Kariyerine damga vuran ünlü şarkısı "Le métèque"de kendisini: “Yunan hamuruyla yoğrulmuş gezgin bir Yahudi” olarak tanımlamıştı Georges Moustaki. Özellikle gençlik yıllarında, rahatlığa olan düşkünlüğü ve çalışmayı fazla sevmemesiyle de nam salan sanatçı, uzun yılların ardından kendisine popülerliği getiren 2003 tarihli "Quand j’étais un voyou" adlı şarkısında da “Kendimi şair sanırdım / Küçük şarkılar yazardım / İki kuruşluk bir gitarla / Serserinin tekiyken” sözleriyle hayatı fazla ciddiye almadığı bu dönemden bahsediyordu bize.
2008 yılında yayınladığı Solitaire adlı albümde Vincent Delerm, Stacey Kent ve Cali gibi genç şarkıcılarla yaptığı düetlerle yer veren ve hem eleştirmenlerin hem de müzikseverlerin büyük beğenisini kazanan Moustaki, 2009’dan itibaren sağlık sorunları nedeniyle konserlerine ve dünyanın dört bir tarafına yaptığı yolculuklara ara vermek zorunda kaldı. Yaşamının “tembelliğe hak kazandığı” bu bölümünde zamanın büyük bölümünü yazmaya ve resim yapmaya ayıran sanatçı, 2011’de anılarına ve hayat tecrübelerine yer verdiği La Sagesse du faiseur de chansons adlı kitabı yayınlarken, 2013 yılının Mayıs ayında, uzun süredir mücadele ettiği solunum yetmezliği hastalığı nedeniyle Fransa’nın Nice kentinde hayata gözlerini yumdu.
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|
Georges Moustaki | Flamenco | Humblement il est venu | 4:29 |
Georges Moustaki | Portugal | L'album de sa vie | 4:07 |
Georges Moustaki | Le tango de demain | Live 1975 | 3:29 |
Georges Moustaki | Sans la nommer | Olympia 2000 | 3:49 |
Georges Moustaki | La philosophie | Humblement il est venu | 3:10 |
Georges Moustaki | Sarah | L'album de sa vie | 3.34 |
Cyril Mokaiesh | Et pourtant dans le monde | Le temps de vivre (Hommage à Georges Moustaki) | 3:40 |
Georges Moustaki | Sanfoneiro | Live '90 | 3:00 |
Georges Moustaki | Il faut voyager | Tout reste à dire | 3:42 |
Georges Moustaki | Les mères juives | Vagabond | 4:35 |
Georges Moustaki | Le temps de nos guitares | Solitaire | 3:03 |
Georges Moustaki | Quand j'étais un voyou | Georges Moustaki | 2:47 |